Tunceli’nin Pülümür ilçesindeki Elmalı Yaylası, şırıl şırıl akan dereler, rengarenk açan çiçekler ve yeşile bürünen meralarıyla göz alıcı güzellikler sunuyor. Munzur, Hel, Sülbüs, Zel ve Yılan dağları arasında kurulu olan ve deniz seviyesinden 940 metre yükseklikte bulunan kent, sahip olduğu doğal, tarihi ve kültürel güzellikleriyle dört mevsim ziyaretçi ağırlıyor.
Zengin bitki örtüsü çeşitliği ve endemik türlerin yanı sıra yaban hayatıyla da öne çıkan kentte, hava sıcaklığının artmasıyla karların eridiği yüksek rakımlı dağlarda ilkbahardan kalma günler yaşanıyor. Kente bağlı Pülümür ilçesindeki yaklaşık 3 bin 500 rakımlı Elmalı Yaylası da doğasında açan sarı ve mavi çiçekler ile yemyeşil meraların ortasında menderesler oluşturarak akan dereleriyle görsel şölen sunuyor.
Mavi boncuğu andıran birden fazla buzul gölün de bulunduğu yaylada, sıkça görülen tarla faresi, kartal, yaban keçisi, bozayı ve ur keklikleri doğaya ayrı bir renk katıyor.
FOTOĞRAF VE KAMP TUTKUNLARININ GÖZDE ROTASI
Çevresini saran ihtişamlı dağların arasında adeta yeryüzü cennetini andıran yayla, özellikle haziran-eylül döneminde çok sayıda fotoğraf ve kamp tutkununun gözde rotası oluyor.Serin havası ve doyumsuz manzarasıyla dikkati çeken yaylaya gelen ziyaretçiler, kurdukları çadırlarda konaklayarak doğanın ve temiz havanın tadını çıkarıyor. Yörede “Şavaklılar” olarak bilinen göçer ailelerin hayvanlarıyla birlikte konaklama alanı olan yaylada, günün belirli saatlerinde sahiplerince arazide otlatılan binlerce koyun ve kuzu sürüsünün de karlı dağlarla bütünleşmesi güzel manzaralar oluşturuyor.
“BURANIN HAVASI, SUYU VE TOPRAĞI ÇOK GÜZEL”
Ziyaretçilerden Beşir Ercan, AA muhabirine, yaz aylarında Elmalı Yaylası’nın doğası ve serin havasıyla ilgi çektiğini söyledi. Çocukluğunun Elmalı Yaylası’nda geçtiğini ifade eden Ercan, “Biz hayvanlarımızla Elazığ’ın Karakoçan ilçesinden buradaki Bağırpaşa Dağı’na yaylaya geliyorduk. 1974 yılında ben burada kuzu çobanlığı yapıyordum. Buranın havası, suyu ve toprağı çok güzel. Yaylanın havası serin olduğu için uykusu da çok güzel oluyor. Herkesin gelip bu yaylanın güzelliklerini görmesini isterim.” dedi.
Ercan, yaylada çadır kurarak kamp yaptıklarını belirterek, “Yaylada çok güzel vakit geçirdik ve buradaki Bağırpaşa Dağı’nın vadisini gezdik. 1974 yılında gezip gördüğüm yerleri tekrar görme fırsatım oldu. Yaylada yıllar önce yaşadığımız anılar gözümde canlandı.” ifadelerini kullandı.
Doğaseverlerden İdris Tan da yılda 3-4 kez Elmalı Yaylası’na geziler düzenlediklerini ve kamp yaparak doğada mantar, çiriş otu ve ışkın topladıklarını anlattı. Yaylanın her mevsim farklı güzelliklere büründüğünü dile getiren Tan, şunları kaydetti “Buranın doğal güzellikleri hoşumuza gittiği için Elazığ’dan buraya geliyoruz. Yemyeşil çayırların arasında çadır kurduk. Arkamızda kar kütleleri, yanı başımızda ise buz gibi akan çeşmeler vardı. Bu yayla yazın yaşanılacak bir yer. Burada hastalık ya da iş akla gelmiyor. Biz, Pülümür’den yola çıkıp bu yaylaya vardığımız zaman her şeyi geride bırakıyoruz.”
Bir Cevap Yazın