Anadolu Selçukluları’na başkentlik yapan, bilim, kültür ve ticaret merkezi Konya’nın şehir dokusunda kendini gösteren Selçuklu ve Osmanlı mimarisi eserler, kente gelenleri tarihte yolculuğa çıkarıyor. Anadolu Selçuklu mimarisinin bugüne kalan en önemli örneklerinden Alaaddin ve Sahip Ata camileri, müze olarak kullanılan Karatay Medresesi ve İnce Minareli Medrese gibi yapılar, kente gelenlerin en çok ziyaret ettiği tarihi mekanlar olarak dikkati çekiyor.
İç Anadolu Bölgesi’nin en önemli turizm destinasyonlarından Konya’da yerli ve yabancı turistler, Mevlana Müzesi’nden sonra en çok İnce Minareli Medrese, Karatay Medresesi, Alaaddin, İplikçi, Kapu, Aziziye ile Sahip Ata camileri ile Zazadın Hanı’nı ziyaret ediyor.
“BU MEDRESELER BUGÜNÜN BİRER İHTİSAS FAKÜLTELERİDİR”
Necmettin Erbakan Üniversitesi Selçuklu Araştırmalar Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Çaycı, AA muhabirine, Selçukluların Konya’yı başkent yapmalarıyla tarihi eserleri inşa etmeye başladıklarını söyledi. Alaaddin Tepesi’ndeki Kılıçaslan Köşkü’nün, Alaaddin Keykubat döneminde yapıldığını anlatan Çaycı, “Konya’nın çekirdeğindeki tepede cami, eteklerinde de saray var. Buranın çevresinde Karatay Medresesi, İnce Minareli ve Sırçalı medreseler yer alır. Bunlar bugüne intikal edenlerdir. Bu medreseler bugünün birer ihtisas fakülteleridir. Diş, edebiyat ve ilahiyat fakültesi ne ise bu mekanlar da öyledir.” diye konuştu.
Çaycı, Anadolu’nun ilk üniversiteleri arasında gösterilen İnce Minareli Medrese’nin, taç kapısındaki geometrik ve bitkisel desenli işlemeleriyle dikkati çektiğini dile getirdi. İnce Minareli Medrese’nin bugüne kadar ayakta kalmayı başarabilen en önemli Selçuklu eserleri arasında bulunduğuna işaret eden Çaycı, kent merkezindeki medresenin yerli ve yabancı turistlerin uğrak yerlerinden olduğunu vurguladı.
KARATAY MEDRESESİ
Selçuklu vezirlerinden Celalettin Karatay tarafından yaptırılan Karatay Medresesi ile ilgili de bilgi veren Çaycı, “Kapalı avlulu medreselerin en görkemlilerindendir. Tekke ve zaviyelerin kapatılması kanununun çıktığı 1925’e kadar içinde eğitim öğretim yaptığını biliyoruz. Hatta Atatürk’ün Konya ziyareti sırasında aktif olduğunu ve ziyaret edildiğini de biliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Çaycı, kent merkezindeki bir başka önemli Selçuklu eseri İplikçi Camisi’nin kentin ilk camilerinden olduğunu anlatarak, şöyle konuştu:“1203 tarihli vakfiyesi var. Şemsettin Altun Apa Vakfiyesi’nde caminin adı geçer. Yanında bulunan medresenin ismi geçer. Bugün sadece mihraptan bir parça güney duvarında mevcuttur. Onun dışındaki unsurlar tamamen Karamanoğlu dönemi tecrit ve yenileme eserlerdir. Sahip Ata Camisi ve Külliyesi ise dönemin surlarının baktığı ‘Larende Kapısı’ tarafında inşa edilir. Selçuklu döneminin erken dönem ve görkemli külliyelerinden biridir. Külliye merkezinde cami, yanında zaviyesi, hamamı, çeşmesi ve medresesi vardır. En çok ilgi gören Selçuklu eserlerinden Zazadın Hanı’nı, Alaaddin Keykubat’ın vezirlerinden Sadettin Köpek’in yaptırdığını kitabeden öğreniyoruz. Tamamen bir Selçuklu kervansarayıdır. Açık ve kapalı avlu dediğimiz o klasik nadide örneklerden biridir. Çok görkemli bir alana oturur. Konya’nın özellikle hem kuzeye hem doğuya açılan kapısı olması nedeniyle de çok stratejik bir alana sahiptir.”
OSMANLI DÖNEMİ ESERLERİ DE GÖRKEMİYLE BÜYÜLÜYOR
Kent merkezindeki Tarihi Bedesten Çarşısı’nın incisi kabul edilen Kapu Camisi’nin de kentteki önemli Osmanlı dönemi eserlerinden olduğunu vurgulayan Çaycı, şunları kaydetti “Kapu Camisi evvelinde, Mevlevi şeyhi Hüseyin Efendi’nin yaptırdığı bir mescit var. Konya bedesteni yangında zarar görüyor. 1872’de yenileniyor. Kapu Camisi dediğimiz yapı da yenileniyor ve orada surların ‘At Pazarı Kapısı’ olduğu için halk buna ‘Kapu Camisi’ diyor. 19. yüzyılın ikinci yarısından tipik bir Osmanlı eseridir. Aziziye Camisi, Osmanlı eseridir. 4. Mehmet’in döneminde burada yapılan bir cami var, yangında burası da yanınca, Sultan Abdülaziz’in himayelerinde annesi adına bu cami inşa ediliyor. Alıştığımız unsurların ötesinde Osmanlı döneminin Batılılaşma unsurları ve aynı zamanda doğu unsurlarını da ihtiva eden çok eklektik bir yapı. ‘Pencereleri kapılarından büyük cami’ diye nitelenir. Bunların hepsi Konya’daki başta Selçuklu olmak üzere sonrasındaki beylik ve Osmanlı sürecindeki devamlılığın göstergesidir.”
Bir Cevap Yazın