Ege’nin İncisi İzmir’de Gezilmesi ve Görülmesi Gereken En Tanınan Yerler

Saat kulesinin tarihinden bahsetmek gerekirse, 1901 yılında 2. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılı nedeniyle İzmirliler tarafından padişaha özel olarak yaptırılmıştır. Kulenin uzunluğu, yirmi beş yıla ithafen 25 metre olup, 4 tarafında da çeşmeler bulunur. Kuledeki saat ise Alman İmparatoru II. Wilhem tarafından armağan edilmiştir. 

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin logosunda da bulunan saat kulesi, İzmir için simgeleşmiş bir yapıdır. İzmir’in merkez ilçelerinden biri olan Konak’ta yer alıyor. Epeyce merkezi bir yerde olması nedeniyle saat kulesine ulaşım çok kolaydır. Buraya yolunuzun düşmemesi imkansız üzere olduğundan İzmir’in simgesi, Saat Kulesi’ni görmeden gitmemenizi öneririz.

Konak tarafına yolunuzun düşme ihtimali epeyce yüksektir. Konak tarafına gittiğinizde Konak Pier, uğramanız gereken yerlerden biridir. Yapı, Fransız mimar Gustave Eiffel tarafından, 1890 yılında inşa edilmiştir. Yapının inşası bittikten sonra burası, birinci gümrük binası olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise bina artık alışveriş merkezi olarak kullanılmaktadır. 

Konak Pier’e girdiğinizde sizi birinci olarak; taş duvarlar, yerle birleşen kemerler ve farklı çatı sistemi karşılayacak. İzmir’de yaşayıp, buraya yolu düşmeyen çok az insan olduğunu söyleyebiliriz. Yolunuz düşerse İzmir’de görmeniz gereken yerlerden biridir.

Sıra tatlı mı tatlı Dario Moreno Sokağına geldi. Sokağın ismi İzmirli sanatçı Dario Moreno’dan geliyor. Bu sokağa gittiğinizde Rumlara ilişkin sıralı meskenleri göreceksiniz. Evvelden Asansör Sokağı olarak bilinen bu yer isminden da kestirim edileceği üzere İzmir Tarihi Asansör’ün yakınında bir lokasyonda yer alıyor. Sokağın ihtişamı içinde büyülü yoldan ilerledikçe, sizi o güzelim İzmir görünümünü izleyebileceğiniz Tarihi Asansör karşılayacak.

İzmir gezilecek yerler listesinde Tarihi Asansörden bahsetmemek katiyen kelam konusu olamaz. 1907 yılında bir iş adamı tarafından yaptırılanı kulenin yapılış emeli, iki caddeyi birbirine bağlamak içindi. Günümüzde ise bilhassa sevgililerin uğrak noktası oldu ve romantik bir yer haline dönüştü. Süper görünümü ve ortamı ile yerli ve yabancı bir çok turistin ilgisini çeken bir yerdir. Buraya gittiğinizde görünüm eşliğinde, yanınızda sevdiğiniz bir hanımefendi ya da bir beyefendi varsa çok güzel sohbetlerle vakit geçirebileceğiniz bir adres olabilir.

İzmir’in en eski tarihi yerlerinden biridir. Kemeraltı Çarşısı içinde birçok han, hamam, cami barındırıyor. Günümüzde ise çabucak hemen her gereksinimin bulunabileceği bir çarşı fonksiyonunda kullanıyor. 

Yerli ve yabancı turistlerin hem gezmek için hem de alışveriş yapmak için epeyce dikkatini çeken bir çarşıdır. Kalabalık sizi çok rahatsız ediyorsa daha sakin vakitlerde gitmeyi tercih edebilirsiniz. Tabi vaktiniz kısıtlıysa bu türlü sakin bir vakit bulmakta zorluk çekebilirsiniz.

Sıradaki gidilesi ve görülesi yerlerden bir öbür durağımız müze. Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, birinci evvel 1831 yılında vebalı hastalar için kurulmuş bir hastaneydi. Sonra da kimsesiz Hristiyan çocukları, konuk etmek için kullanılmıştı. Son periyotlarda ise müze haline getirilerek, İzmir’in çeşitli bölgelerinden çıkartılan tarihi eserler sergilenmeyi başladı.

Geçmişi ve tarihi yapıtları seviyorsanız Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’ni ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Ayrıyeten müzeyi gezerken kimi yerlerinde nazar boncuğu anlatımlarıyla karşılaşacaksınız. Siz de nazar boncuğu imali anlatımlarına katılarak keyifli dakikalar geçirebilirsiniz.

Muhteşem bir mimariye sahip olan Aziz Voukolos Kilisesi bir devir Ortodoks Rum Kilisesiydi. Kilise, Konak ilçesinin Basmane semtinde yer alıyor. Günümüzde ise İzmir’e gelen Rumların kültürel aktifliklerine ve ayinlerine mesken sahipliği yapıyor. 

Görselden de anlaşılacağı üzere mimarisi hayli uygun olan bu kilisenin, evvelden opera salonu olarak kullanılmışlığı bile vardır. Kiliseyi ziyaret etmek için istediğiniz rastgele bir gün gidebilirsiniz. Haftanın her günü açık olan kiliseye girmek için ise hiçbir fiyat ödemeniz gerekmiyor.

2013 yılında açılan ve ‘Avrupanın en âlâ 16 müzesi’ içerisinde yer alan bu müze, İzmir için hayli kıymetli ve görülmesi gereken yerlerinden biridir. Müze açılışını alanında epey uygun tanınan radyo programı sunucularıyla ve spikerleriyle yapmıştır. 

Müzenin şahane bir konsepte sahiptir. Örneğin; müze aşikâr kısımlara ayrılmış ve bu kısımlar ise yıllara nazaran tek tek ayrılmış. Müzede girdiğiniz kısım hangi yıla aitse, o yılların radyo kayıtlarını dinleyebiliyorsunuz. Geçmişe merakınız varsa buradaki kayıtları dinleyerek bir nebzede olsa, o devir hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlıyor.

Bir öteki durağımız Kemeraltı Çarşısı’nda bulunan Kızlarağası Hanı. Han 1744 yılında yaptırıldıktan sonra İzmir limanına gelen tüccarların uğradığı bir yer haline gelmişti. Bir nevi limana gelen tüccarların konaklamaları için otel fonksiyonunda kullanılmıştı. Bu hanı ziyaret ederek içeride bulunan kahvecilerden kahvenizi ya da çayınızı yudumlayarak, tarih kokan Kızlarağası Hanı’nın bahçesinde hoş bir vakit geçirebilirsiniz.

Smyrna Antik kenti, İzmir’in Namazgah semtinde bulunuyor. Roma devrinden kalan bu Antik kentte yapılan hafriyatlarda; İlah Hermes, Dionysos, Eros ve Herakles heykelleri çıkmıştır. Bunların yanı sıra; birçok bayan, erkek, hayvan heykeli, kabartma, figüran ve kemik üzere eserler çıkartıldı. Ayrıyeten Antik kentin yazıtlarında  MS 178 zelzelesinde kente yardım edenlerin bilgileri bulunuyor.

İzmir’in Konak ilçesinde bulunan kent Konak vapur iskelesi’nden yaklaşık olarak 15 dakika yürüme aralığında yer alıyor. İzmir’in birinci yerleşim yerlerinden olan bu antik kenti gidip görmenizi tavsiye ederiz.

Sürekli gezmek olmaz. Sıra yorulduğunuzda dinlenmek için hoş bir mola noktası olan Pasaport İskelesi’nde. İskeleye yaklaşan vapurun ve kuşların harmanlayıp oluşturduğu ses eşliğinde burada bulunan yerlerde, kahvenizi ya da çayınızı yudumlayabilir, bir şeyler atıştırabilirsiniz. Tavla oynamayı seviyorsanız deniz kenarına karşı, sohbeti koyu bir arkadaşınızla bu iskelede, karşılıklı tavla oynamakta hiç makus bir fikir sayılmaz.

Manzara arayanlar için gidilmesi gereken bir yerdir. Yolunun biraz yokuşlu ve virajlı olması İzmir’e farklı bir hava katıyor. 1955 yılında açılan Varyant, İzmir’in sembollerinden biri haline gelmiştir. Varyant yolunda yürürseniz ne kadar özel ve hoş bir kentte olduğunuzu bir defa daha anlamış olacaksınız.

Enternasyonel Fuarı; çeşitli konserlere, panayırlara, etkinliklere ve tiyatro şovlarına mesken sahipliği yapıyor. Fuarda bilhassa yaz aylarında konserler ağır bir formda düzenlenir. Bu devirlerde İzmir’e yolunuz düşerse ve bu usul aktiflikleri seven biriyseniz, vakit geçirmek için hoş bir aktiflik yeri olabilir.

Bunun dışında Fuar alanında; yürüyüş alanları, parklar, çeşitli yerler ve lunapark bulunmaktadır. Hasılı Enternasyonel Fuarı’nda vakit geçirebileceğiniz çok fazla seçenek mevcut.

www.konak.bel.tr

Tabiri caizse Sevinç ve Karikatür Müzesi birazcık daha butik bir müze olarak karşımıza çıkar. İsminden da kestirim edileceği üzere mizahi istikameti olan bir müzedir. Müze bir köşkte yer alıyor. Ayrıyeten çeşitli sinema şovlarının ve söyleşilerinin yapıldığı bu müzede keyifli anlar yaşayabilirsiniz.

1625 yılında kilise Sultan Süleyman’ın müsaadesiyle yapıldı. Kiliseye ismi verilen Polycarp, Kadifekale tarafında bulunan Roma Stadyumu’da infaz edilmiştir. İnfaz sebebi ise inancından dönmemesi olduğu için birazcık trajik bir olaydır.

Kilisenin içine girdiğinizde muazzam mimarisiyle ziyaretçilerini kendisine hayran bırakmayı başarıyor. Ayrıyeten yolunuz bu kiliseye düşerse, ziyaret ettiğinizde freskleri, Hz. İsa’nın kefenini ve katolik mezhebinin değerli yapıtlarını görebilme bahtını yakalamış olursunuz. Kilise pazar günü hariç 15.00-17.00 ortası ziyaret edebilirsiniz.

Sıradaki müze adresimiz çocuklu ailelerin gidebileceği en hoş yerler ortasında yerini alıyor. Ümran Baradan’ın kurduğu bu müze de farklı kültürlerden, çeşitli oyuncakların bulunduğu bir yerdir. Ayrıyeten sizi de çocukluğunuza götürecek oyuncaklarla müsabaka ihtimalinizin olduğunu söyleyebiliriz. 2004 yılında açılan Konak ilçesinde bulunan bu müzeye gidip biraz çocukluğunuza dönmek istemez misiniz?

Basmane’yi Ermeniler birinci olarak matbaa kullanımı için yapmışlar. Hatta semtin ismi de buradan geliyor. Basmane şimdilerde çok kıymet gören bir yer olmaktan çıktı. Basmane vaktinde çok fazla ünlü ismi, Yeşilçam yıldızlarını konuk etmiş. İzmir’in cümbüş merkezinin kalbide vaktinde burada atıyormuş. Keşke günümüzde de tekrardan bu popülerliğini geri kazanabilse. Tekrar de sokaklarında geçmişin izleri bulunan bu nostaljik İzmir kalıntılarını keşfe çıkmak isterseniz en yanlışsız semt Basmane olacaktır.

 Önemli bir bilgi vermek gerekirse; Atatürk’ün eşi Latife Hanım Basmane’de bulunan Yeni Sadık Beyefendi Otel’inde doğmuştur. Ayrıyeten Halit Ziya Uşaklıgil’de vaktinde bu otelde konaklayanlardan biridir. Basmane’ye yolunuz düşerse bu otele uğramayı da ihmal etmeyin.

Birbirinden hoş koleksiyonların bulunduğu Fotoğraf ve Heykel Müzesinde fotoğraf ve heykelin yanı sıra; seramik, çini, tezhip üzere sanatlarında yapıtlarını bu müzede bulmak mümkün. Müzede ayrıyeten çocuklar için fotoğraf ve seramik dersleri de veriliyor. İzmir’de sanatın hayat bulduğu bir yer olan bu müzeye sanatla ilgiliyseniz gitmenizi öneririm. Gittiğiniz vakit sanata bol bol doyacağınıza eminim.

www.konak.bel.tr

Tekrardan Müze gezilerimizle devam ediyoruz. Bu müze, çeşitli ülkelerin kullandığı klâsik maskelerinin sergilendiği bir yerdir. Bir çok ülkeye ilişkin olan maskeleri sunan bu müzede, birbirinden özel etnik maskeleri inceleme fırsatı bulabilirsiniz. 

Müzede ayrıyeten bir çok Türk sanatkarın maskesine de yer veriliyor. Örnek vermek gerekirse; Nazım Hikmet, Aşık Veyse, İsmet İnönü üzere bir çok isme yer verilmiş. Müzeye giriş fiyatsız olup, pazartesi ve pazar günü dışında 09.00-17.00 ortası ziyarete gidebilirsiniz.

www.konak.bel.tr

Basmane’de bulunan bu müzede Anadolu bayanlarının örnek alınacak hayat öykülerinden kesitler bulmanız mümkün. Gittiğinizde giriş kısmında sizi birinci olarak 19. yüzyıldan klasik bayan kıyafetleri karşılıyor. 

Genel manada müzenin vermek istediği en büyük ileti, geçmişten günümüze Türk bayanlarının verdiği çabaya ve muvaffakiyete değiniyor. Ayrıyeten müzeyi ziyaret edenlere de ilham verici bir tarafı olduğunu söyleyebiliriz. Bayanlarımıza vermemiz gereken kıymeti bir kere daha anlayabileceğimiz bu müzeye kesinlikle gitmenizi tavsiye ederim.

Sanat severler için öteki bir adres Çetin Emeç Sanat Galerisi’dir. Bu müzede göz alıcı fotoğraf stantları vardır. Yaklaşık olarak 1800’lü yıllarda belediye binası olarak kullanılmış artık ise Çetin Emeç’in ismine yapılan bir sanat galerisidir.

İzmir’e gelinir de kıyı yürüyüşü yapmadan olur mu? Koşu, yürüyüş, bisiklet sürmek üzere bir çok aktivite yapabileceğiniz bu kıyı, 5-6 km uzunluğuna sahiptir. Akşamları deniz kokusu, dalga sesleri ve tertemiz deniz havası eşliğinde huzurlu bir vakit geçirebilirsiniz.

İzmir sanatı ve sanatçıyı her vakit yaşatan bir kent olmuştur. İzmirli müzisyen ve bestekar Adnan Saygun anısına yapılmış bu Sanat Merkezi, usta sanatçıyı unutturmamak ismine hafızalara kalmasını sağlamak ismine yaptırılmıştır. 

Sanat Merkezi üç ana kısımdan oluşuyor. Stant yerleri, konser salonları ve toplantı yerleri vardır. Kültür merkezinde bir çok aktifliğe denk gelmeniz mümkün. Sanat severlerin uğrak noktası olan bu çok istikametli merkeze, keyif dolu vakit geçirmek isterseniz uğrayabilirsiniz.

Bu müze, konsolosluk binası olarak faaliyet göstermektedir.  Arkas Holding, binanın denize bakan tarafını kiralamış ve burada farklı ülkelerdeki müzelerden tablolar ve eserler sergileniyor. Müzede özel bir odada ise Napolyon’un özel eşyaları bulunuyor. Yolunuz düşerse görmeniz gereken yerler biri olup, İzmir’in beğenilen sanat merkezlerindendir.

Tüm Türkiye’nin bildiği, İzmirlilerin akşamları haydi kordon yapalım dediği, o meşhur Alsancak Kordon uzunluğu… Öncelikle Kordona çıkmadan adım başı bulunan tekellerden biranızı ya da rastgele bir içeceğinizi alın. Daha sonra kordona yanlışsız ilerledikçe yerlerden gelen klarnet ve darbuka seslerini duyacaksanız. İnsanların bir tarafta cümbüş dolu sohbetlerine, öbür tarafta müzikler söylemelerine şahit olacak ve oranın ambiyansına kendinizi kaptırdığınızı hissedecekseniz. Kordona ulaştığınızda bilhassa yaz akşamıysa, o saatlerde çimlerde yer bulmakta zorlanabilirsiniz. Diyelim ki boş yer buldunuz ve oturdunuz, iki dakika içinde etrafınıza midye ya da çiğdem satan bir abi gelecektir. O ağabeyden içeceğinizin yanına midye ya da çiğdem almanızı tavsiye ederim, çerez olarak hoş gidecektir. 🙂 Artık sırada o güzelim deniz havasında, İzmirlilerin cümbüşü eşliğinde ortamın tadını çıkarmakta…

Kordon uzunluğunda yer alan bu meydan gerçek manada isminin hakkını vermeyi başarıyor. Gün doğumunu, Gündoğdu Meydanında izlemek en hakikat adres olacaktır. Burada görünüme tam dalıp gidecekken yanınıza falcı bir abla gelme ihtimali epey yüksektir. Bu türlü şeylere merakınız var yahut ‘fala inanma, falsız da kalma’ diyenlerdenseniz Gündoğdu Meydanında bunu deneyimleyebilirsiniz.

Meydanda bulunan heykel 1999 yılında heykeltraş Ferit Özşen tarafından yapılmıştır.

Kordon uzunluğunun çabucak ardında kalan çok canlı bir caddedir. Bu cadde Ankara’nın Kızılayı, İstanbul’un Taksimi üzeredir. Hayli ağır bir cadde olan Kıbrıs Şehitleri; gece hayatıyla, kafe ve barlarıyla, yol kenarlarında canlı müzik çalan insanlarıyla bilinmektedir. İzmir cümbüşünü görmek isterseniz bu caddede her zevke uygun cümbüş bulmanız mümkün.

K2 Aktüel Sanat Merkezi İzmir’in sürdürülebilir birinci şimdiki sanat merkezidir. Bu sanat merkezinin ön plana çıkan en hoş tarafı; mesleğinin başındaki sanatkarlarla çalışmaya  öncelik veren, tecrübeli sanatkarların yeni eserler üretmelerine yardımcı olan bir merkez olmasıdır. Merkezde ayrıyeten söyleşilerde gerçekleştiriliyor. 

Bulunduğu bina; Cumhuriyet Periyodu Türk mimarisinin İzmir’deki değerli bir örneği olup, Büyük Kardıçalı Han isimli terk edilmiş bina tekrar canlandırılmış ve burası sanat merkezi haline gelmiştir. Her manada sanat kokan bu hoş merkezi görmenizi tavsiye ederiz.

Birazcık alışveriş molası vermek isterseniz Konak’ta bulunan Ege Parla AVM’yi önerebilirim. Avm, herkesin gereksinimini karşılayacak birçok mağazayı içerisinde barındırıyor. Ayrıyeten Ege Perla sanatıyla da çok fazla tercih edilen bir yer oluyor. Burası yeniden İzmir’in sanata verdiği pahası bir kere daha gözler önüne seriyor diyebilirim. Çağdaş sanat kollarını halka yaymak ismine opera, bale, tiyatro üzere bir çok sanat kolunu bünyesinde bulunduruyor.

Kültürpark’ının ufak bir kıssasını sizinle paylaşmak istiyorum; 1922 yılındaki yangın öncesi Aziz Stepanos Kilisesi ve İzmir’deki Ermeni mahallesinin büyük bir kısmı bu park alanında bulunuyordu. Lakin yangın sonrası park alanı büsbütün harabeye dönüşmüştü. Bu harabeden 8.000 den fazla ağaç bulunan çok hoş yeşil alanlar, müzeler, açık hava tiyatrosu, stant salonları, Paraşüt Kulesi üzere bir çok alan bir ortada toplanmıştır. İzmirlilerin takip ettiği bir çok aktifliğin bulunduğu Kültürpark’ın doğuşu işte bu biçimde gerçekleşti.

Buraya gittiğinizde konsere, tiyatroya, standa yahut rastgele bir aktifliğe denk gelmeniz çok yüksek bir ihtimaldir. Etkinlikler dışında çılgın bir insansanız ve adrenalin seviyorsanız Lunapark’ında da keyifli dakikalar geçirebilirsiniz.

Ülkemizin birinci özel fotoğraf müzesi olduğunu biliyor muydunuz? DYO fotoğraf yarışlarında ödül alan eserler koleksiyonuyla ülkemizde fotoğraf sanatının 50 yıllık panoramasını sunabilecek seviyede bir müze halline gelmiştir. Alsancak’ta bulunan bu özel ve beğenilen müzeye yolunuz düşerse gitmenizi öneririm.

Bu yola girdiğinizde sağlı sollu sizi kitapçılar, takıcılar karşılayacak. Her iki tarafı da palmiye ağaçlarıyla çevrelenmiş bu yolda yürümek size keyif verecektir. Bilhassa kitapları seven ve incelerken kendinizden geçen biriyseniz o yol kolay kolay bitmez diyebilirim. Ayrıyeten İzmir’den bir hatıra kalsın istiyorsanız çok hoş ikramlık eşya da buradan bulabilirsiniz.

Bahar aylarında İzmir’e gezmeyi gitmeyi düşünüyorsanız, Homeros Vadisi tam da bu vakitlerde çok hoş oluyor. 500 bin metrekare içerisinde yer alan vadi, tabiatın içinde, İzmir’in kendine has endemik bitkileriyle örtülüdür. Homeros kentten uzaklaşmak isteyen İzmirliler için ülkü bir seçenek olabiliyor.

Vadi içerisinde; yürüyüş yolları, bisiklet yolları, piknik alanları ve ufak bir amfi tiyatro bulunuyor. Tabiatın tadını çıkartıp, pak hava almak isteyenler için hoş bir seçenek olabilir.

Bornova’nın en canlı sokakları Küçükpark’ta bulunuyor desek yanlış demiş olmayız. Daha çok gençlerin takıldığı bu yerde vakit geçirebileceğiniz bir çok cümbüş yerleri, kafeler, yemek yerleri vardır. Gençseniz ya da benim ruhum genç diyorsanız bu hareketli semte gitmenizi öneririm.

Büyükpark, Küçükpark’a nazaran daha çok park misyonu gören bir yerdir. Burada çeşitli spor aktiviteleri yapabilir ve biraz daha tabiatın içinde hissedebilirsiniz. Tabi içerisinde kafeleri de barındıran bir yerdir. Sporunuzu yapmak ve sonrasında bir kahve içip dinlenmek için hoş bir alternatif olabilir.

Edebiyat seviyorsanız Can Yücel Sokağı ilginizi biraz çekebilir. Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nin gürültüsünden kaçmak isteyenler için hoş bir seçenektir. İsmini Can Yücel’in sık sık bu sokaktaki Miko’ya gelmesinden alıyor. İki taraflı kafeleri ve barları bulunan bu sokakta kitabını alıp keyifli ve verimli bir vakit geçirmek isteyenler için tavsiye edilir. 

Gazi Bayanlar Sokağıda çeşitli yerleri barındıran bir sokaktır. İkinci bir alternatif olarakta eğlenmek üzere bir niyetiniz varsa bu sokağa bir baht verebilirsiniz.

Sabah uyandıktan sonra kıyıya inip bir kumru yiyebilirsiniz. İzmir’in o hoş havasında, bisiklet yolunu kullanarak kıyı uzunluğu o pak havayı alarak hoş bir gezintiye çıkabilirsiniz. Engebeli bir yol olmadığı için pedal çevirmenin sizi çok fazla yoracağını düşünmüyorum. Denizin o hoş kıyıya çarpan dalgaları eşliğinde pedal çevirmek kucağa hiç de makûs gelmiyor.

Rivayetlere nazaran bu kale Büyük İskender’in hayalinde görmesi üzerine, İskender’in generallerinden Lymachos tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde hâlâ bu kalıntılara rastlanmaktadır. Kale’nin günümüze kadar yalnızca 5 kulesi ve duvarların bir kısmı kalmıştır. İzmir Büyükşehir Belediyesi de bu kaleyi yaşatabilmek ve turizme katabilmek ismine çalışmalarını sürdürmektedir. Bu tarihi kaleyi ve İzmir’i zirveden görmeye gidebilirsiniz.

Bu AVM’nin en hoş tarafı açık havada alışveriş yapmaktır. Bu istikametiyle beni her vakit başka bir cezbetmiştir. Çabucak çabucak her mağazayı ve her üsluba uygun seçenekleri bulabileceğiniz İzmir’in önde gelen AVM’lerinden biridir. Alışveriş yapmak için ülkü bir seçenek olabilir.

Point, birazcık daha seçkin mağazaları bünyesinde barındıran bir avm’dir. Marka seviyorsanız buraya bakmanızı öneririz. Ayrıyeten kalabalıktan hoşlanan birisi değilseniz bu AVM size daha çok hitap edecektir. AVM ayrıyeten kültür-sanat bakımından da hayli ön plana çıkar bir yerdir.

Huzur vakit geçirme adreslerinden bir öbür Hasanağa Bahçesi’dir. İster tek başınıza giderek kitap okuyabilir, yürüyüş yapabilir ya da kalabalık bir halde piknik yapmaya giderek verimli bir vakit geçirebilirsiniz.

Göl kenarında yapabileceğiniz çok fazla aktiviteye mesken sahipliği yağıyor. Gölette; balık restoranı, kafeteryası, piknik alanları, çocuk oyun parkı, hobi bahçeleri, seyir terasları ve amfi tiyatro yer alıyor. Hafta sonu gidilebilecek yerler ortasında hoş bir alternatif olabilir.

Bu çınar ağacının 10 asırlık bir geçmişi vardır. Aslında bu ağaç, geçmişi ve geleceği birbirine bağlayan bir köprü misyonu görmektedir. İnsanlara dünyanın sahibiyim dercesine yıllara meydan okuyan heybetli Kunduracı Çınarı, insan ömrünün kısa olduğunu dünyanın sahibinin tabiat olduğunu gösterir üzere sapasağlam duruyor. 

Rivayete nazaran ağacın boş olan yeri evvelce kunduracı dükkânı olduğu için isminin buradan geldiği düşünülüyor. Öbür bir rivayete nazaran ise kunduracı örsüne benzetildiği için ismi Kunduracı Çınarı olmuştur. Ağacı görmeye gittiğinizde sizde anlayacaksınız, 30 metreye ulaşan uzunluğu ve 4 metreyi bulan eniyle ona büyülenmemek elde değil.

810 metre çizgi uzunluğuna sahip olan teleferik, 316 metre yüksekliğe sahiptir. Yükseklik kaygınız yoksa anı kalabilecek çok hoş bir aktivite olabilir. Bir kabine en fazla sekiz kişi binebilirsiniz. Pazartesi günleri kapalı olan teleferik haftanın öbür günleri 12.00-19.00 ortası hizmet vermektedir.

Doğa’yı doyasıya yaşayabileceğiniz İzmir’in diğer bir yeşil alanı İnciraltı’nda bulunuyor. 622.000 metrekarelik yüzölçümüne sahip bu Kent Ormanı’nda sevdiklerinizle piknik yapabileceğiniz, çok hoş vakitler geçirebileceğiniz en düzgün İzmir yeşil alanlarındandır.

İzmir’in en büyük turistlik yerlerinden biridir. Açık hava tiyatrosu, dalyanı, çiçekleri ve balık lokantaları epey meşhurdur. Ayrıyeten İnciraltı’nda bulunan geminin içinde bulunan Deniz Müzesine de gidebilirsiniz. Hülasa denizin ve yeşilin süper ahengini İnciraltı’nda görmenizi tavsiye ederiz.

Adı üzere bir terapi ormanıdır. Fotoğrafta bile beşere huzur veren bir tarafı var. Burası tabiat yürüyüşü, tırmanış, yoga ve kamp alanlarını kapsayan bir yerdir. Ormanın içerisinde ayrıyeten manastır ve şelale de bulunmaktadır. Buraya geldiğinizde fiyatsız bir formda giriş yapabiliyorsunuz. Yürüyüş yolu 6000 metrekaredir. Yürüyüş parkurunda ne kadar yürüdüğünüzü gösteren levhalar, dinlenme yerleri, seyir terasları ve su kaynakları bulunuyor. Bu muazzam tabiatın içinde huzurun tadına varabilirsiniz.

Bu parkta hayvanların kendi doğal ortamlarındaki üzere yaşayabileceği, özel alanlar ve barınaklar yapılmıştır. Hayvansever arkadaşlar yanlış anlamasın, hayvanların özgür alanlarını kısıtlamamaya muhakkak ihtimam gösterilmiştir. Hayvanlar için çağdaş bir ömür alanı oluşturulan bu parkta, 130’u aşkın tıpta 1500’den fazla hayvan yaşıyor. Çocuklar için ise eğitim ve atölye dersleri sayesinde keyifli öğrenme ortamı sağlanıyor. Klasik hayvanat bahçesi mantığından uzak durulmuş Doğal Ömür Park’ına gitmenizi tavsiye ederiz.

Doğal Hayat Parkı’nın çabucak yanında bulunan bu ormanda tabiatın keyfini çıkarmaya devam edebilirsiniz. Hayvanlarla biraz vakit geçirdikten sonra ormanda pak hava eşliğinde yürüyüş yapabilir, bisiklet sürebilir, basketbol ve voleybol oynayabilirsiniz.

Efes, Anadolu’nun en verimli toprakları üzerine kurularak, doğuyu ve batıyı birbirine bağlayan, ticaretin kalbinin attığı bir liman kentiydi. En tepe devri MÖ 129’da Roma İmparatorluğu’na bağlandıktan sonra gördü. O devirde Efes, 200.00 kişiyi aşan nüfusuyla periyodun en büyük metropollerinden biri olmuştu. Efes pek çok din ve ırktan insanlara mesken sahipliği yapıyordu. Aziz Paul bir çok kişiyi Hristiyanlığa geçirerek Efes’te dinin yayılmasında rol oynamıştı. 

Efes birçok defa zelzele görmesine ve yağmalanmasına karşın daima ayakta kalmayı başarmış kentti. Lakin Küçük Menderes’in ırmağın limanını alüvyonla doldurarak deniz ticaretinin bitmesine sebep olmuştu. İktisadının bozulması, sık sık zelzelelerin yaşanması ve Arapların istilasına daha fazla dayanamayan halkın kenti terk etmesiyle, Efes bir daha eski günlerine dönemedi.

Dünya’nın Yedi Olağanüstüleri içerisinde yer alan Artemis Tapınağı, Efes Antik Kent içerisinde bulunuyor. Eski devrin metropol kentinde sayamayacağım kadar gezilecek yer var. Efesi yalnızca burada anlatmak bu kent için yetersiz kalır. Her adımı tarih kokan bu dünya mirasını, kendi gözlerinizle görmenizi öneririz.

İsa’nın vefatından sonra 4 ya da 6 yıl sonra St. John’un Meryem Ana’yı Efes’e getirildiği bilinmektedir. Araştırmalar sonucu Meryem Ana’nın son günlerini geçirdiği bu mesken bulunmuştur. Hristiyanlar tarafından çok kıymetli buluş olan ve Müslümanlar tarafından da kutsal sayılan bu konutta, her yılın ağustos ayında burada ayinler düzenlenir. Efes’e uğradığınızda 9 km aralıkta kalan Meryem Ana Konutunu görmeden oradan ayrılmayın.

Şirince Efes’e çok yakın bir uzaklıkta bulunan turistlik bir köydür. Hatırlarsanız köy, 2012 yılında Mayaların kıyamet günü argümanlarında çok tanınan olmuştu. Şirince’ye gittiğinizde sarhoş olacak kadar şarap tecrübesinde bulunabilir, matematik köyü ve tiyatro medresesini gezebilirsiniz. Konaklamayı düşünürseniz de son devirde yaygınlaşan bungalov meskenlerde kalabilirsiniz.

Eski Foça’nın üç tarafı da denizlerle çevrilidir. Eski Foça taş konutlarıyla nostalji yaratan bir beldedir. Nostaljik sokaklarında, ortamın atmosferine kendinizi bırakarak yürümek ne de hoş olur. Eski Foça’da 12. yüzyılda inşa edilen Beşkapılar Kalesi’ni ziyaret etmeyi de unutmayın. Kalenin ismi kentin girişini sağlayan 5 somut kapıdan gelmektedir. Sonrasında limana inerek denize karşı bir kafede oturarak dinlenebilirsiniz.

Adından aklınıza yeni yerleşim yerlerinin bulunduğu bir belde olarak gelebilir. Lakin Yeni Foça’nın da  Eski Foça gibi  tarihi epeyce derindir. Ayrıyeten Eski Foça ve Yeni Foça ortasındaki uzaklık 20 km’dir Bu beldeye hem yaz aylarında hem de kış aylarında ziyarete gidebilirsiniz. Şunu da belirtelim; Yeni Foça’da da Eski Foça üzere gezilecek yerler tabi ki var lakin Eski Foça bu bahiste daha bol seçeneklidir.

Yaz aylarında turistlerin ağır ilgisini gören Çeşmealtı sahip olduğu plajlar ve özel koylarla deniz tatiliniz için hoş bir seçenek olabilir. Bunun yanı sıra sahip olduğu tarihi ve turistlik yerleriyle her mevsim uğrayabileceğiniz bir beldedir. Buraya giden yerli ve yabancı turistlerin ağır ilgi gösterdiği; Karantina Adasını, Güvendik Doruğunu, Klazomenai Antik Kentini ziyaret etmeden dönmemenizi öneririz.

Karantina binaları Osmanlı devrinde Fransızlara yaptırılmıştır. Birinci yıllarda Karantina Adası’nın kullanım maksadı, çoğunlukla memleketler arası ticaretin ziyan görmemesi içindi. Karantina Adasına yanaşan gemilerden inen yolcular ve mürettabatın sıhhat denetimleri yapılır, kıyafetleri yüksek derecede buharlı makinelerle dezenfekte edilirdi. Gerekli durumlarda riskli bireyler 1-2 hafta adada kalarak tedavi edilirdi. Tedavi sırasında vefat edenler ise sönmüş kireç dökülmüş olan mezarlara ve mümkün olduğunca derine gömülerek izole edilmeye çalışılırdı. Şimdilerde müze olarak kullanılan bu adayı ziyaret edebilirsiniz. Geçmişteki salgınla çaba için kurulan bu hastaneleri ve binaları görmek yakın vakitte yaşadığımız pandemi ve beraberinde getirdiği kısıtlamaların dünya tarihinde birinci olmadığını gözler önüne sermektedir.

Sasalı ile Foça’ya kadar olan kısmın tamamına Kuş Cenneti diyebiliriz. Bisiklet kullanmayı seviyorsanız Karşıyakada, belediyenin bisikletini kiralayarak, Kuş Cennetine bisiklet yoluyla gidebilirsiniz. Kuş Cenneti olarak geçen bölgede 300’ün üzerinde kuş çeşidi ve göğüslü tipi bulunmaktadır. Buraya gittiğinizde sizi Kuş Cenneti’nin planı karşılıyor. Kendinize rota çizerek seyahatinize başlayabilirsiniz. Kuş Cenneti’nin muhakkak yerlerinde müşahede noktaları bulunuyor, buraya gittiğinizde kuşları yemlerim üzere bir niyete kapılmayın, bu noktalarda yalnızca kuşları gözlemleyebilirsiniz. İçeriye otomobille giremezsiniz. Otomobilinizi otoparka park edip, yürüyerek ya da bisiklet kullanarak bu tesisi gezebilirsiniz.

12 İon kentinden biri olan Klazomenai antik kentin bir kısmı Urla kemik hastanesinin bulunduğu Karantina adası üzerindedir. Karantina adasına gittiğinizde bu antik kenti ziyaret etmeyi unutmayın.

Burası Urla ilçesi açıklarında bulunan bir adadır. Tertemiz denizi ve sakinliğiyle son devirde epeyce ilgi gören bir yer haline geldi. Bu adaya ulaşım Eylül ayına kadar sürüyor. Karşıyaka’dan İZDENİZ’in düzenlediği günlük seferlerle adaya ulaşım sağlayabilirsiniz. Seyahat yaklaşık 45 dakika sürüyor. Günübirlik seyahatler için bu ada hoş bir alternatif olabilir.

Bu köy için keşfedilmemiş bâtın bir cevher desek pekte yanlış olmaz. Yeşil ve mavinin süper ahengi, organik yiyecekleri, ekstrem sporların yapılabileceği tabiat sporları kulübü, tertemiz denizi ve koylarıyla görülmeye paha yerlerdendir.

Pergamon kent planı üst kent ve aşağı kent olarak ikiye ayrılırdı.  Yukarı kentte; Athena Tapınağı, heykeller, Traian Tapınağı, antik dünyanın en büyük kütüphanesi, 10.000 kişilik tiyatrosu ve sayamayacağım bir çok yapı ve konut burada yer alıyordu.  Aşağı kentte ise konutlar, dükkanlar ve daha birçok toplumsal yapı bulunmaktaydı. Bergamaya yolunuz düşerse bu antik kentini görmemek olmaz.

Allianoi, Antik müellif P.Aelius Aristides’in Hieroi Logoi isimli kitabında bahsedilmektedir. Farklı bir biçimde öbür hiçbir antik müellif ismini geçirmemiş ve diğer hiç bir buluntuda ismi geçmemiştir. Allianoi ‘Sağlık İlahı Asklepion’un’ yurdu olarak bilinmektedir. Bu gizemli antik kente yolunuz düşerse görmenizi öneririz.

Kale Osmanlı devrinde olabilecek ataklara karşı yapılmıştı. Kalenin içinde Çeşme Arkeoloji Müzesi vardı. 1965 yılında Topkapı Müzesi’nden getirilen silahlarla, müze ziyaretçilere kapılarını açtı ve 1984 yılına kadar bu türlü devam etti. Silahlar, bulundukları salondaki nemden ötürü oksitlenerek bozulmaya başlayınca, İzmir Arkeoloji müzesine devredildi. Salonda şu an Erythrai Antik Kenti’nde yapılan kazılardaki eserler sergilenmektedir. müzeyi pazartesi günleri hariç haftanın her günü ziyaret edebilirsiniz.

Adından da iddia edileceği üzere kaplıca plajı özellikleriyle öbür plajlardan ayrılır. Plajı özel kılan şey yeraltı kaynak sularına çok yakın bir uzaklıkta olması ve bu kaynak suyundan beslenmesidir. İki türlü deniz sıcaklığı sunan bir plajdır. Kuzey kıyıları sıcakken güney kuyuları daha soğuktur. Denizin ortasında kaplıca keyfini çıkarabileceğiniz hoş bir plaj olabilir.

En beğenilen tatil yerlerinden biridir. Akdeniz’in sıcağından bunalanların güzeline gidecek serin sulara ve az tuzlu denize sahiptir. Rengarenk taş konutları ve otantik sokaklarıyla, ünlülerin ve sörf tutkunlarının en çok tercih ettiği turizm yerlerindendir. Türkiye’nin sörf cenneti Alaçatı’da 4-5 günlük bir yaz tatili yapabilirsiniz. Plajlarının, gece hayatının, dükkanlarının ve butik otellerinin tadına varınca ayrılmak dahi istemeyeceğiniz bir yer olacak.

Bu koy birçok Beach Club’a konut sahipliği yapıyor. Ünlülerinde akın ettiği bu koyda çarşaf üzere bir denize girip, keyifli bir vakit geçirebilirsiniz.

Sessiz, sakin bir koy arayanların en çok tercih ettiği yerdir. Bu koya gittiğinizde doğal kayalıkların için denize girmek beşere başka bir keyif veriyor. Denizi biraz soğuk ve çakıl taşlıdır. Ayrıyeten kamp yapmayı seven biriyseniz, kampçılar tarafından da tercih edilen bu koyda kamp yapabilirsiniz.

İzmir’de en eski ve en esaslı AVM’ler ortasındadır. Bir çok gereksiniminizi karşılayabileceğiniz AVM’de ayrıyeten cümbüş parkı da vardır. Hem gereksinimlerinizi karşılayıp hem de eğlenebileceğiniz hoş bir AVM alternatifi olarak listenize ekleyebilirsiniz.

İzmir’in hoşluğuna hoşluk katan, Studio Cihan Başbuğ tarafından tasarlanan bu kullanışlı ve şık yapıya kesinlikle bir yerde denk gelmiş ve görmüşsünüzdür. Denize kadar uzanan ahşap platform üzerinde Türkiye’de gün batımını izleyebileceğiniz en hoş yer olma özelliğine sahiptir.

İzmir’de açılan birinci Outlet AVM’dir. AVM’de 100’ü aşkın mağaza bulunmaktadır. etraf yolu üzerinde otobanın her iki tarafında da bulunan AVM, yol kenarında konumlanması nedeniyle, yolcuların uğrak noktası olmayı başaran bir AVM’dir. Süper deniz görüntüsü ile keyifli bir alışveriş için hoş bir seçenek olabilir.

Ev, Mustafa Kemal Atatürk’ün eşine ilişkin olup, Mustafa Kemal’in annesi Zübeyde Hanım’ın son günlerini geçirdiği mesken olmasından ötürü başka bir bedel taşımaktadır. 

2007 yılında onarım çalışmaları yapılan köşk, Latife Hanım Anı Konutu olarak ziyaretçilere kapısını açmıştı. Fakat 30 Ekim 2020 tarihinde yaşanan zelzeleden ötürü köşk aldığı hasar nedeniyle kapatıldı. Onarım çalışmaları devam eden müzenin açılışı hakkında net bir tarih verilmemiştir. Gitmeden evvel son durumunu öğrenmenizi öneririm.

Uzun bir kıyı şeridine sahip olan Karşıyaka; vapur iskelesiyle, midye dolmasıyla, kumrusuyla, teknede balık ekmeğiyle deneyimleyebileceğiniz bir kıyıdır. Ayrıyeten kıyının karşı yolunda ise Karşıyaka Çarşısı bulunuyor. Buraya kadar gelmişken çarşısını da gezmenizi öneririz.

Güzelbahçe’nin Yelki Köyü’nde bulunan mağarada çok hoş Akçataş, damlatış, sarkıt ve dikit yapıları bulunuyor. Mağaranın için ortalama 19-20 derece ortasındadır. Mağarayı, gerekli ekipman ve rehber eşliğinde gezebilirsiniz.

Diğer tatil yerlerine nazaran birazcık daha otantik bir yer olarak kendini müdafaası tahminen herkese hitap etmeyebilir. Fakat bir sahil kasabası olan Seferihisar’a gittiğinizde, muazzam sokaklarını, fotojenik imajını, yerli halkın kurduğu pazarları ve kıyısını gördüğünüzde kalbinizi fethedebilir.

2015 yılında Torbalıda kurulan, Türkiye’nin en kapsamlı klasik araba ve motosiklet müzesidir. 7 bin metrekare alan içerisine kurulan müzenin ana koleksiyonunda; 76 adet araba ve 40 adet motosiklet sergilenmektedir. Klasik  otomobil yahut motosiklet tutkunuysanız bu müzeyi ziyaret edebilirsiniz.

İzmir’in en büyük AVM’si olma özelliği taşımaktadır. Karşıyaka tarafında alışveriş yapacak bir yer arayanlar için en gerçek adres olabilir. En büyük özelliği ise Ege mimarisini yansıtan bir AVM olmasıdır. Burada alışveriş yapmak eminim çok keyifli olacaktır. Ferah meydanı, terasları ve yerleriyle sevdiklerinizle hoş vakit geçirebilirsiniz.